İstanbul'un Görkemli Yapılarını ve En İkonik Mekanlarını Keşfedin
GALATA KULESİ
İstanbul’da gezilecek, görülecek, tarihine, güzelliklerine hayran kalınacak öyle önemli yapıtlar var ki… Her biri nevi şahsına münhasır, her biri ayrı bir emeğin, ayrı bir güzelliğin simgesi. Buram buram tarih kokuyor, Sizi kendisine hayran bırakıyor. Yer Galata, yapıt ise tarihin tozlu sayfalarından başını masmavi gökyüzüne uzatmış; adeta İstanbul’un simgelerinden birisi haline gelmiş Galata Kulesi. İstanbul’un tüm güzelliklerini 360° açıyla görebileceğiniz buram buram tarih kokan masalsı bir kule. Kule civardaki bütün yapılardan yüksekte durmaktadır ve adeta İstanbul satılık emlak ilanları ile doğrulanabileceği gibi o yapıların değerini de sürekli yukarı çekmektedir.
Bizans İmparatorluğu döneminde yapılan, bir süre Cenevizlilerin kullandığı kule; 1453’te İstanbul’un fethi ile Türk’lerin eline geçiyor. Yıllarca değişik amaçlara hizmet ediyor, pek çok badireler atlatıyor ama, dimdik ayakta kalmayı başarıyor. Şimdilerde ise hem eşsiz manzarası hem de leziz Türk yemeklerinin ve danslarının sunulduğu gece kulübü ile turistlerin ilgi odağı. Bakımlı, tertemiz, bir o kadar da mağrur. İstanbul semalarında ben de varım diyor, bütün ihtişamı ile.
AYASOFYA
Ayasofya, İstanbul’un en gözde simgelerinden biri. Ayasofya, İstanbul’un en gözde simgelerinden biri. 1500 yıl boyunca ayakta kalmayı başaran bu devasa başyapıt, görenleri hem kültürü ve mimarisi ile büyülüyor hem de geçirdiği evrimler ile zaman yolculuğuna çıkarıyor. Ayasofya, iki semavi din olan Hristiyanlık ve Müslümanlık dinleri için çok önemli bir yere sahip. Köklü tarihi boyunca yaklaşık 900 yıl katedral (başkilise) görevi gördü. İstanbul’un fethinden sonra ise yaklaşık 500 yıl boyunca cami görevi gördü.
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün emri ile, 1930 ve 1935 yılları arasında halka kapatıldı ve restorasyona dair birtakım çalışmalar yapıldı. Bu çalışmalar sırasında Ayasofya’nın tekrardan kiliseye dönüştürülmesi istendi, ancak Fatih ilçesinde yer alması ve burada Hristiyan popülasyonunun az olmasından dolayı kilise olma ihtimali ortadan kaldırdı. Ayasofya, 24 Kasım 1934 tarihinde Bakanlar Kurulu’nun kararıyla müzeye dönüştürüldü. Müze, 1 Şubat 1935 yılında ise ziyarete açıldı.
Ayasofya’nın sistemli olarak incelenmesi, restorasyonu ve temizlenmesi 1931’de ABD’deki Bizans Enstitüsü’nün ve 1940’ta Dumbarton Oaks Alan Komitesi’nin girişimiyle sağlandı. 2016 yılının Temmuz ayında, Müslümanlar için önemli bir gün olan Kadir Gecesi’nin yaşandığı gün, aradan geçen 85 yıldan sonra ilk defa Ayasofya’da sabah namazı ezanı okundu ve 2020 yılının yine Temmuz ayında ise, hem cami hem müze olmasında karar kılındı.
TOPKAPI SARAYI
Topkapı Sarayı, Osmanlı Devleti’nin İstanbul’daki en önemli idare merkezi olmuştur. Boğaz’a nazır 700 bin metrekarelik bir alana yayılan oldukça gösterişli bir yapı olan Saray, günümüzde Tarihi Yarımada’nın en önemli ziyaret noktalarından biri konumundadır. Saray, Fatih Sultan Mehmet döneminde 1478 yılında inşa edilerek gösterişli yapısıyla Osmanlı’nın gücünü bütün dünyaya gösteren bir sembol haline gelmiştir. Saray ziyaretiniz sırasında Osmanlı Devleti’nin ihtişamını, saray yaşantısını, yemek kültürünü ve daha birçok önemli özelliğini gözlemleme fırsatı yakalayabileceksiniz. Tarihi Yarımada gezinizde Topkapı Sarayı’nı tam anlamıyla gezebilmeniz için bir gününüzü ayırmanız gerektiğini söyleyebiliriz.
Topkapı Sarayı altı ana bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler Bab-ı Hümayun, Divan Meydanı, Alay Meydanı, Enderun Avlusu, Sofa-i Humayun, Harem şeklinde sıralanmaktadır. Bab-ı Humayun yani Saltanat Kapısı, Saray’ın 8 kapısından en gösterişli olanıdır. Padişahın Saray’a giriş yaptığı kapının bu kapı olduğu bilinmektedir. Kapının üstünde görkemli bir tuğra bulunur. Tuğranın bulunduğu yazmada İstanbul’un fethinin 25 yıllık süreci anlatılmaktadır. Divan Meydanı, sarayın devlet işlerinin ve törenlerinin yapıldığı yer olarak bilinir. Burada önemli duyurular, devlet büyüklerinin cenaze törenleri gibi merasimler yapılmaktaydı. Alay Meydanı, resmi geçitlerin yapıldığı, devlet büyüklerinin bu geçitlerle halkla bütünleştiği yer olarak tasarlanmıştır. Bu kısımda inşa edilen “Alay Köşkü” padişahın ve diğer devlet büyüklerinin gerçekleştirilen törenleri ve geçitleri izleyebilmesi için yapılmıştır. Topkapı sarayı’nı tamamen gezmek için bir gününüzü ayırmanızı tavsiye ederiz.
SULTANAHMET CAMİİ
Sultanahmet Meydanı tarihi bir açık hava müzesi özelliği ile turistik şehir turlarının değişmez mekanı iken; Sultanahmet Camii şehrin bir çok yerinden bakıldığında zarif minareleri ve estetik mimarisi ile dikkat çeken, İstanbul’u süsleyen eserlerden biridir. Sultan I. Ahmet tarafından 1609′da yaptırılmaya başlanan ve 2 Haziran 1616 Cuma günü ibadete açılan camiinin mimarı ,Mimar Sinan’ın öğrencilerinden Sedefkar Mehmet Ağa’dır. Nereye yapılacağı konusunda çeşitli yerleri düşünen ve sonuçta şimdiki yerine karar veren sultan ,burada yer alan Sokullu Mehmet Paşa Sarayı’nı o dönemdeki sahibi Ayşe Sultana ödediği 30 yük altın karşılığında satın alarak yıktırmış ve yerine camii inşa edilmiştir.1934 yılında müzeye dönüştürülerek ziyarete açılan camii,mavi,yeşil ve beyaz İznik çinileriyle ve kubbe içi ile balkon duvarlarının üst tarafları ise,mavi ağırlıklı kalem işleriyle süslendiği için ” Mavi Camii- Blue Mosque” olarak da tanınır. Camiinin içini çevreleyen duvarlarda 20 binden fazla İznik çinisi süsleme malzemesi olarak kullanılmıştır. 1990′daki onarımda iç mekanlardaki renkler orijinaline uygun hale getirilerek yeniden Mavi Camii olarak anılmasına daha uygun hale getirilmiştir. Türkiye’nin ilk altı minareli camiisi olma özelliğine sahip olan camiinin kubbe ve minarelerinin üstü kurşunla kaplıdır. Uçlarındaki alemler ise altın kaplamalı bakırdan yapılmıştır. Minare sayısının altı tane olmasıyla ilgili Mekke’deki ibadethaneye saygısızlık olacağı konusundaki tartışmalara, Sultan I. Ahmet Mekke’deki ibadethaneye yedinci minareyi yaptırarak çözüm bulmuştur. Bu popüler destinasyona mutlaka uğramanızı tavsiye ederiz.
NİŞANTAŞI
Türkiye’de yaşayan herkesin bildiği, gitmese bile adını sık sık duyduğu, yurt dışından İstanbula gelenlerin mutlaka ziyaret ettiği, sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin gözbebeklerinden birisidir bu semt. Dahası semt İstanbul satılık emlak ilanları incelendiğinde de görülebileceği gibi en değerli ve estetik güzellikte mülklere de ev sahipliği yapmaktadır. İstanbul’un Şişli ilçesinde bulunan, Validekonağı Caddesiyle Teşvikiye Caddesinin kesişiminde konumlanan bu semtin ismi de tarihte yaşanan ilginç bir olaya dayanıyor. Anlatılanlara göre padişahların Okmeydanı’nda yaptıkları atış talimlerinde en uzağa atılan okun bulunduğu bölgeye nişan taşları diktiriliyordu. Bu nişantaşlarından ilki Teşvikiye Camii’nin avlusunda bulunan 1790-1791 yılları arasında III. Selim’in yaptırdığı nişantaşıdır. Ardından padişahlar 4 tane daha nişan taşı diktirmiştir. İşte ismini de bu nişan taşları sayesinde almıştır. Bunların ardından padişah Abdülmecid Nişantaşı yöresini daha da hareketlendirmek için yerleşime açmak istemiştir.
Abdülmecid’in ilgisi bu bölgeye iyice yoğunlaşmaya başlamıştı ve kızlarının düğünlerini Nişantaşın’da yapmaya karar vermişti. Çadırlarla donatılan alanda düğün 15 gün boyunca büyük bir şenlikle kutlanmıştı. Aradan on bir yıl geçtikten sonra artık Nişantaşı imara açılmıştı ve günümüze kadar gelen güzelliği ve popüleritesi 1860-70’li yıllardan itibaren başlamış oldu. Dönemin diğer popüler semtlerinden biri olan Taksimle Nişantaşı’nın birbirine yakın oluşu halkında ilgisini bu bölgeye çekmişti. Ve görünen o ki yıllara rağmen Nişantaşı hâlâ daha popüleritesini koruyor. Dünyaca ünlü markaların, şık restaurantların, birbirinden güzel eğlence mekanlarının, sıcak bir ortam yakalayacağınız meyhanelerin bulunduğu bu semtte herkes aradığı her şeyi bulabiliyor. 2002’den beri İstanbul’daki yılbaşı kutlamalarının merkezlerinden olan Nişantaşı her geçen yılda bırakın yaşlanmayı, her geçen gün daha enerji dolu, daha eğlenceli bir yer haline geliyor.
TAKSİM
Taksim Meydanı, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde yer alan ve İstanbul kentinin en ünlü noktalarından biri olan meydan. Osmanlı döneminde, civar semtlere su dağıtmak için şu an Taksim Meydanı olarak bulunan bölgeye bir su deposu yapıldı. Depolanan suyu da dağıtmak, yani taksim etmek için küçük bir yapı, yani maksem yapıldı. Meydan adını, eskiden Galata-Beyoğlu suyunun "taksim edildiği", Taksim Maksemi'nden almıştır; Meydan olmadan önce, eski evlerin sıralandığı dar bir bölge olan semt, meydan haline getirilip genişletildikten sonra zamanla bugünkü görünümünü almıştır. Meydanınca ortasındaki Cumhuriyet Anıtı bugün ulusal günlerde tören yeri olarak kullanılmasının yanı sıra İstiklal Caddesi ve çevresinde zaman geçirmek için gelenlerin buluşma yeri işlevini de üstlenmektedir. Meydanın başlangıcından Tünel'e kadar nostaljik tramvay çalışır.
Taksim Meydanı ve çevresi aynı zamanda kültür, eğlence ve büyük bir alışveriş merkezidir. İstanbul satılık ilanlarında da görülebileceği gibi çok sayıda mağaza, sinema ve tiyatro salonu, sanat atölyesi, sergi salonu, bar, disko, kafe barındırır. Özellikle haftasonları Taksim'de 24 saat hareket vardır; Meydanın girişinde bulunan büfelerin (bazıları haftaiçi de dahil olmak üzere) çoğu haftasonu gün boyu açıktır. Sabah saatlerine kadar gece kulüpleri kapanmaz. Meydanın yakınlarında bulunan taksiler ile günün her saati ulaşım sağlanır ve kesinlikle herkesin buluşabileceği bir yerdir.
PIERRE LOTI TEPESİ
Pierre Loti İstanbul’da yaşayan bir çok kişinin bildiği fakat az bir kesimin uğradığı Eyüp Sultan semtinde bulunan güzide mekânlardan biridir. İstanbul’un diğer adı Yeditepeli şehirdir. İstanbul’a ismini vermiş olan bu tepelerin her birinden farklı bir İstanbul manzarasını seyredebilirsiniz. Günümüzde her ne kadar kent yaşamının bir sonucu olarak İstanbul betonarme binalar arasında kaybolmuş olsa da hala bu tepelerden İstanbul’un müstesna güzelliklerini seyretme fırsatına erişebiliyorsunuz. İstanbul’un seyredilebilecek müstesna tepesi olan Pierre Loti Tepesi de kendine has dokusu ile her yıl milyonlarca turiste ev sahipliği yapıyor. Yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri haline gelmiş olan Pierre Loti İstanbul için çok farklı anlamlar taşıyor. İstanbul satılık emlak ilanları incelendiğinde en güzide mekanlara ev sahipliği rahatlıklar görülebilir ancak bununla sınırlı değildir. Sadece yerli turistler için değil yabancı turistler içinde Pierre Loti’nin özel çağrışımları bulunuyor. Eğer yolunuz İstanbul’a düşmüş ve güzel bir gezi planlıyorsanız Pierre Loti’ye uğramadan gidemezsiniz. Bu sebeple Haliç’ten yürüyerek o muhteşem manzara eşliğinde Pierre Loti’ye gitmek en doğru olanıdır.
Çünkü Pierre Loti’nin bulunduğu bölge birçok tarihi esere de ev sahipliği yapıyor. Böylece yürüyüş yaparak Piyer Loti tepesine ulaştığınızda güzel bir çay eşliğinde dinlenip İstanbul siluetini izleyebilirsiniz. Pierre Loti İstanbul için referans noktalardan birisi. Mutlaka Pierre Loti’de oturup muhteşem manzara eşliğinde geçmiş günleri yâd edin. Şayet günün birinde Pierre Loti’de bir çay veya kahve içmeye çıkarsanız Eyüp sultan camii’ni ziyaret etmenizide isteriz. Eyüp Sultan türbesinin sol tarafında bulunan ve kabristanın içinden geçen yoldan tepeye doğru çıkabilirsiniz. Yeme İçme ve konaklama hakkında bilgi almak istiyorsanız Pierre Loti Tepesi sitesinden detaylı bilgi ve iletişim numaralarına bakabilirsiniz. Çıkarken sağınızda ve solunuzda bulunan mezar taşlarına ve manzara bakmayı ihmal etmeyin, zira mutlaka tanıdık bir ünlünün mezar taşlarına rastlayabilirsiniz.